Tenasüh ve Reenkarnasyon

İslam’da kabul edilmeyen ve özü itibarıyla ahirete imanı devre dışı bırakan bir anlayıştır. Tenasüh inancını, bütün insanların âdeta ittifakla kabul edegeldiği ruhun ölümsüzlüğü inancının bazı dinlerdeki yansıması olarak görmek mümkündür. Bir yönüyle insanların ölümü kabullenemeyişleri ve içlerinde yer etmiş olan ebedîlik (bekâ) arzusunun, istikametten saptırılmış bir karşılığı olarak da değerlendirilebilir.

Sözlükte “gidermek, bir şeyi silip yok etmek” anlamındaki nesh kökünden türeyen tenasüh “bir şeyi olduğu gibi başka bir yere nakletmek veya kopyalamak, bir şeyi iptal ederek başka bir şeyi onun yerine koymak” gibi manalara gelir.37 Türkçede ruh göçü, yeniden doğuş kavramlarıyla adlandırılan tenasüh, Batı dillerinde reenkarnasyon kelimesiyle ifade edilir. Terim olarak “ölen insanların ruhunun bir hayvan ya da bir insan bedenine girmesi” inancını ifade eder. Temel özellikleri açısından benzer kabul edilseler de tenasühle reenkarnasyon arasında şu farklara dikkat çekilmektedir: Tenasüh inanışı, ruhların dünyaya gelip gitmelerini ceza ve ödül yaklaşımına dayandırır. Reenkarnasyonda ise cezalandırılma veya ödüllendirilme söz konusu değildir. Tenasüh inanışına göre ruh, ceza alırsa sonraki bedenlenmesinde dünyaya bir hayvan bedeninde gelebilir. Reenkarnasyonda ise tekâmül sürecinde geri dönüş yoktur.

Tenasüh inancı, daha ziyade Hinduizm merkezli olup, Budizm ve diğer Uzak Doğu dinlerinde kabul görmektedir. Eski Mısır, Yunan, Roma ve Kelt geleneklerince de benimsendiği belirtilen bu inanç, günümüzde bütün Hint kökenli dinler, bazı yerli Afrika dinleri, Yahudi Kabala geleneği ve Nusayrilik, İsmaililik, Dürzilik ve Yezidilik gibi mezheplerde kabul edilmektedir.
Tenasüh, Hint dini düşüncesinde sonsuz ölüm ve yeniden doğuş zincirini ifade eden samsara terimiyle anlatılmaktadır. Bu anlayışa göre ruh vardır ve her zaman bir bedenle birlikte bulunur. Ruh bir bedeni terk ederek başka bedenlere girebilir. Ruhlar nihai aydınlanmaya kadar sürekli beden değiştirir. Bu değişimlerde belirleyici olan şey bir önceki bedende yapılan işlerin ahlaki niteliğidir. Şayet iyi ise yükselme, kötü ise düşüş vardır.38 Tenasüh inancını kabul ettirebilmek için çeşitli deliller (yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu, dejavu) ileri sürülmekteyse de bunların ispat edilmesi mümkün değildir.
İslam dini diğer konularda olduğu gibi ahirete iman, ruhun bekası, ölüm sonrası hayat gibi konularda da en son ve en mükemmel din olarak çok açık ve net hükümler ortaya koymuştur. İslam’ın ahiret ve ölüm sonrası hayata ilişkin inanç esasları arasında, cennet ve cehenneme dair bilgiler, tenasüh inancını kesin bir şekilde reddetmektedir. Cennet nimetlerinden ve cehennem azabından bahseden ayetlerin kesinliği, özellikle geriye dönüşle ilgili taleplerin kesin bir dille reddedilişi bu konuda şüpheye yer bırakmamaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de yeniden diriltmenin kıyamet günü olacağı, bu diriltmenin bir defaya mahsus olduğu ve ölümden sonra tekrar dünyaya dönüşün asla mümkün olmayacağı konuları açık bir şekilde dile getirilmiştir. Bu sebeple İslam’da tenasüh inancının kabul edilmesi mümkün değildir.

Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: ‘Rabbim! der, beni geri gönder ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.”
(Müminun suresi, 99-100. ayetler.)
M
Somut verilerle bilgi elde etmenin mümkün olmadığı konularda (melekler,
ahiret, ölümsüzlük, ruh vb.) vahiy yoluyla gelen bilgilere itibar etmek daha
akıllıca ve daha doğru olmaz mı? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
88 89
Aşağıdaki ayetler tenasühün imkânsızlığını konu edinmektedir.
“(Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.”39

“Onların ateşin karşısında durdurulup ‘Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimiz’in
ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!’ dediklerini bir görsen! Hayır! Daha önce gizlemekte
oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir. Zira onlar gerçekten yalancıdırlar. Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz, demişlerdi.”

Okuma Tavsiyelerimiz

+ There are no comments

Add yours